29 Mayıs 2008 Perşembe
PRF DR NECMETTİN ERBAKAN AF EDİLMELİ
EVET YAZIMIN BAŞLIĞINDANDA ANLAŞILACAĞI ÜZERE ERBAKAN AF EDİLMELİ NEDEN AF EDİLEMLİ
1-BU ÜLKEYE BAŞBAKANLIK YAPMIŞTIR
2-İYİSİ İLE KÖTÜSÜ İLE BU ÜLKEDE BİR KIBRIS BARIŞ HAREKATI YÖNETMİŞ
3-BU ÜLKEMİZ HEP DEMOKRASİSİ ASKIYA ALINMIŞ BİR ÜLKE OLARAK NILMIŞ ANILMAYADA DEVAM EDECEK GİBİ GÖZÜKÜYOR ÜLKEMİZİN ÜZERİNDEKİ BU İMAJI SİLMEK İÇİN
4-BİRDAHA BAŞBAKNLARI CEZA EVFİNE DÜŞMÜŞ CEZA ALIM OLMASIN DİYE
5-VE DAHA ACISI 28 ŞUBAT POST MODERN ADINDA KOMPLO TEORİSİYLE DÜŞÜRMÜŞ İR BAŞBAKAN OLDUĞU İÇİN DEVLET OLARAK 83 YAŞINDAKİ BU BAŞBAKANA İADEYİ İTİBARINI VERELİ BU ÜLKE HANGİ PARALARA SÜNGER ÇEKMEDİKİ SN ERBAKANIN O PARASINA SÜNGER ÇEKMESİN...
1-BU ÜLKEYE BAŞBAKANLIK YAPMIŞTIR
2-İYİSİ İLE KÖTÜSÜ İLE BU ÜLKEDE BİR KIBRIS BARIŞ HAREKATI YÖNETMİŞ
3-BU ÜLKEMİZ HEP DEMOKRASİSİ ASKIYA ALINMIŞ BİR ÜLKE OLARAK NILMIŞ ANILMAYADA DEVAM EDECEK GİBİ GÖZÜKÜYOR ÜLKEMİZİN ÜZERİNDEKİ BU İMAJI SİLMEK İÇİN
4-BİRDAHA BAŞBAKNLARI CEZA EVFİNE DÜŞMÜŞ CEZA ALIM OLMASIN DİYE
5-VE DAHA ACISI 28 ŞUBAT POST MODERN ADINDA KOMPLO TEORİSİYLE DÜŞÜRMÜŞ İR BAŞBAKAN OLDUĞU İÇİN DEVLET OLARAK 83 YAŞINDAKİ BU BAŞBAKANA İADEYİ İTİBARINI VERELİ BU ÜLKE HANGİ PARALARA SÜNGER ÇEKMEDİKİ SN ERBAKANIN O PARASINA SÜNGER ÇEKMESİN...
17 Mayıs 2008 Cumartesi
ANKARA TRAFİĞİ İÇİN REÇETE
1-TÜM DOLMUŞLAR KALDIRIRLIP YERLERİNE MİDİBÜS KONULMALI
(2 MİNİBÜS YERİNE BİR ARAÇ)
:ÇÜNKÜ BU DOLMUŞLAR
A-TRAFİĞİ ÇOK KÖTÜ ŞEKİLDE TIKIYOR
B-HAVA KİLİĞİ YAPIYOR
C-SÜRÜCÜLERİN BİR KISMI DİSPLİNSİZ,KURAL TANIMAZ AİLE YAPISINA TERS DÜŞEN HAL VE HAREKETLER SERGİLEMEKTEDİRLER KILIK KYAFET
D-BU ARAÇLARIN YAKMIŞ OLDUKLARI MAZOT ÜLKEMİZİN PETROLE BAĞIMLI OLDUĞU BİR ÜLKEDE YAKIT İÇİN BİR TASRUF OALBİLİR
2- SEYRAN BAĞLARI DOLMUŞLARI SANAYİ CADDESİNDEN BAŞKA BİR GÜZEGRGAHA KAYDIRILMALI
3-KUĞULU PARKTAN ATATÜRK BULVARINA BİR ÇIKIŞ MUTLAKA KONULMALI
4-KOLEJ KAVŞAINA KÖPRÜLÜ KAVAŞAK YAPILMASI TRAFİKTE RAHATLAMA YAACAĞI ŞÜPHELİDİR ÇÜNKÜ TRAFİK HACETTEPE KÖPRÜSÜNÜN ALTINDAN SOLA DÖNÜŞ OLDUĞU SÜRECE RAHATLIK OLMAZ..
(2 MİNİBÜS YERİNE BİR ARAÇ)
:ÇÜNKÜ BU DOLMUŞLAR
A-TRAFİĞİ ÇOK KÖTÜ ŞEKİLDE TIKIYOR
B-HAVA KİLİĞİ YAPIYOR
C-SÜRÜCÜLERİN BİR KISMI DİSPLİNSİZ,KURAL TANIMAZ AİLE YAPISINA TERS DÜŞEN HAL VE HAREKETLER SERGİLEMEKTEDİRLER KILIK KYAFET
D-BU ARAÇLARIN YAKMIŞ OLDUKLARI MAZOT ÜLKEMİZİN PETROLE BAĞIMLI OLDUĞU BİR ÜLKEDE YAKIT İÇİN BİR TASRUF OALBİLİR
2- SEYRAN BAĞLARI DOLMUŞLARI SANAYİ CADDESİNDEN BAŞKA BİR GÜZEGRGAHA KAYDIRILMALI
3-KUĞULU PARKTAN ATATÜRK BULVARINA BİR ÇIKIŞ MUTLAKA KONULMALI
4-KOLEJ KAVŞAINA KÖPRÜLÜ KAVAŞAK YAPILMASI TRAFİKTE RAHATLAMA YAACAĞI ŞÜPHELİDİR ÇÜNKÜ TRAFİK HACETTEPE KÖPRÜSÜNÜN ALTINDAN SOLA DÖNÜŞ OLDUĞU SÜRECE RAHATLIK OLMAZ..
16 Mayıs 2008 Cuma
15 Mayıs 2008 Perşembe
14 Mayıs 2008 Çarşamba
13 Mayıs 2008 Salı
12 Mayıs 2008 Pazartesi
11 Mayıs 2008 Pazar
BABA OĞUL GÖLETTE BOĞULDU
Balık avlamaya çıkan baba oğul gölette kayboldu
11 Mayıs 2008
A.A
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde balık avlamak için gölete açılan baba ile oğul, botun devrilmesi sonucu kayboldu.
İlçeye bağlı Kalemli köyünde, Ferit Öğür (29) ile oğlu Seçkin Öğür (8), sabah saatlerinde balık avlamak için köyün yakınlarındaki Atatürk Barajı göletine şişme botla açıldı.
Botun devrilmesi sonucu, Ferit Öğür ile oğlu Seçkin Öğür, suya düştü.
Çevredeki vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine giden jandarma ile Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü su altı ekiplerinin, kaybolan baba ve oğlunu arama çalışmalarını sürdürdüğü bildirildi.
11 Mayıs 2008
A.A
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde balık avlamak için gölete açılan baba ile oğul, botun devrilmesi sonucu kayboldu.
İlçeye bağlı Kalemli köyünde, Ferit Öğür (29) ile oğlu Seçkin Öğür (8), sabah saatlerinde balık avlamak için köyün yakınlarındaki Atatürk Barajı göletine şişme botla açıldı.
Botun devrilmesi sonucu, Ferit Öğür ile oğlu Seçkin Öğür, suya düştü.
Çevredeki vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine giden jandarma ile Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü su altı ekiplerinin, kaybolan baba ve oğlunu arama çalışmalarını sürdürdüğü bildirildi.
yozgat'ta tecavüz şoku
Yozgat'ta Danimarkalı turiste tecavüz şoku
11 Mayıs 2008
YOZGAT, (DHA)
Danimarka'dan bisikletiyle tek başına yola çıkarak Türkiye'ye gelen ve Kapokya'ya gitmeyi planlayan kadın turiste, Yozgat'ın Sorgun İlçesi yakınlarında mola verdiği bir çeşmenin başında tecavüz etikleri ileri sürülen 17 yaşındaki O.A. ile 22 yaşındaki F.Ş. gözaltına alındı.
Kimliği açıklanmayan Danimarkalı kadın turist, önceki akşam Yozgat'ın Sorgun İlçesi'ne bağlı Karaveli Köyü yakınlarında, Yozgat- Kayseri karayolu üzerindeki çeşme başında mola verdiği sırada kendisine iki kişinin tecavüz edip, ardından da parasını alıp kaçtığını iddia ederek, jandarmaya şikayette bulundu. Kapadokya'ya gitmeyi planlayan Danimarkalı kadın, verdiği ifadesinde, çeşme başında dinlendiği sırada yanına yaklaşan iki gencin kendisine tecavüz ettiğini, daha sonra da parasını alındığını anlattı. Danimarkalı kadın, zanlıların eşkalerini de jandarmaya verdi.Bunun üzerine geniş çaplı araştırma başlatan jandarma ve polis ekipleri, kadın turistin verdiği eşkaller doğrultusunda O.A. ile F.Ş.'yi dün gece gözaltına aldı. SORGULAMA SÜRÜYORSorgun Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeleri alınan O.A. ve F.Ş., Devlet Hastanesi'ne götürülerek sağlık kontrolünden geçirildi. Tecavüz zanlısı 2 zanlının sorgulamalarının devam ettiği öğrenildi.Bu arada zanlıların üzerinden çıkan para ise turist kadına teslim edildi. Tecavüze uğradığını iddia eden Danimarkalı kadın turistin fotoğrafının ve görüntüsünün çekilmesini istemediği belirtilirken, ilçeden ayrılıp ayrılmadığıyla ilgili de açıklama yapılmadı.Yozgat Valisi Amir Çiçek, “Olay, henüz adli tahkikat sürecindedir” diyerek bilgi vermekten kaçındı. Vali Çiçek'in olayla ilgili gelişemeleri ve yeni bilgileri yoğun telefon trafiğiyle İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerine bildirdiği öğrenildi. Vali Çiçek de güvenlik güçlerini uyararak, görüntü çekilmemesi kesinlikle engel olunmasını istedi.
11 Mayıs 2008
YOZGAT, (DHA)
Danimarka'dan bisikletiyle tek başına yola çıkarak Türkiye'ye gelen ve Kapokya'ya gitmeyi planlayan kadın turiste, Yozgat'ın Sorgun İlçesi yakınlarında mola verdiği bir çeşmenin başında tecavüz etikleri ileri sürülen 17 yaşındaki O.A. ile 22 yaşındaki F.Ş. gözaltına alındı.
Kimliği açıklanmayan Danimarkalı kadın turist, önceki akşam Yozgat'ın Sorgun İlçesi'ne bağlı Karaveli Köyü yakınlarında, Yozgat- Kayseri karayolu üzerindeki çeşme başında mola verdiği sırada kendisine iki kişinin tecavüz edip, ardından da parasını alıp kaçtığını iddia ederek, jandarmaya şikayette bulundu. Kapadokya'ya gitmeyi planlayan Danimarkalı kadın, verdiği ifadesinde, çeşme başında dinlendiği sırada yanına yaklaşan iki gencin kendisine tecavüz ettiğini, daha sonra da parasını alındığını anlattı. Danimarkalı kadın, zanlıların eşkalerini de jandarmaya verdi.Bunun üzerine geniş çaplı araştırma başlatan jandarma ve polis ekipleri, kadın turistin verdiği eşkaller doğrultusunda O.A. ile F.Ş.'yi dün gece gözaltına aldı. SORGULAMA SÜRÜYORSorgun Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeleri alınan O.A. ve F.Ş., Devlet Hastanesi'ne götürülerek sağlık kontrolünden geçirildi. Tecavüz zanlısı 2 zanlının sorgulamalarının devam ettiği öğrenildi.Bu arada zanlıların üzerinden çıkan para ise turist kadına teslim edildi. Tecavüze uğradığını iddia eden Danimarkalı kadın turistin fotoğrafının ve görüntüsünün çekilmesini istemediği belirtilirken, ilçeden ayrılıp ayrılmadığıyla ilgili de açıklama yapılmadı.Yozgat Valisi Amir Çiçek, “Olay, henüz adli tahkikat sürecindedir” diyerek bilgi vermekten kaçındı. Vali Çiçek'in olayla ilgili gelişemeleri ve yeni bilgileri yoğun telefon trafiğiyle İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerine bildirdiği öğrenildi. Vali Çiçek de güvenlik güçlerini uyararak, görüntü çekilmemesi kesinlikle engel olunmasını istedi.
mit'en açıklama palavraa bombası
Palavra bombası
11 Mayıs 2008
Bugün bazı gazetelerde Sabancı suikastiyle ilgili şok iddialar ortaya atıldı. İddialar Özdemir Sabancı’ya kadar ulaştı. Aynı şekilde suikastı aralarında askerlerin de bulunduğu Susurluk bağlantılı bir çetenin organize ettiği öne sürüldü. Bu da bir MİT belgesine dayandırıldı. MİT bu iddialara jet yanıt verdi.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, bugün bir gazetede, “İşte MİT'in Sabancı Cinayeti Raporu” başlığı altında Zihni Çakır'ın “Kod Adı Darbe” isimli kitabına atfen yayımlanan bilgi ve belgenin gerçek olmadığını, kurum ile de bağlantısının bulunmadığını bildirdi.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından konuya ilişkin yapılan basın açıklamasında, “Taraf gazetesinin 11 Mayıs 2008 tarihli sayısında 'İşte MİT'in Sabancı Cinayeti Raporu' başlığı altında Zihni Çakır'ın 'Kod Adı Darbe' isimli kitabına atfen yayımlanan bilgi ve belge gerçek olmayıp, kurumumuz ile de bağlantısı bulunmamaktadır” denildi.
İŞTE İDDİALAR
Gazeteci Zihni Çakır’ın “Kod Adı Darbe” adlı kitabında şok iddialar yer alıyor. Kitabın alıntı yaptığını iddia ettiği 1996/114 hazırlık, 1997/443 esas sayılı belgede öne sürülen iddialar şöyle:
İDDİA 1
- İstanbul Büyükçekmece’deki Sabancılar’a ait Akçimento fabrikasında Emniyet’in kaçakçılardan ele geçirdiği uyuşturucular yakılıyordu. Ancak bir süre sonra yakmak yerine bu uyuşturucular Avrupa’ya satılmaya başlandı. Özdemir Sabancı uyarıldı ancak işleyiş devam etti.
İDDİA 2
- Sabancı cinayeti katilleri Mustafa Duyar, Fehriye Erdal ve İsmail Akkol’un Türk istihbarat birimlerince kullanıldı, ve DHKP-C cinayeti para karşılığı üstlendi.
İDDİA 3
- Cinayet sırasında Sabancı Center’ın güvenlik kameralarında dördüncü bir suikastçı belirlendi. Bu şüpheli Kıdemli Piyade Yüzbaşı Hüseyin Pepekal’dir.
İDDİA 4
- Cinayet, Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ ve Yüzbaşı Pepekal birlikte organize etti. Çatlı ve Pepekal, cinayetten önce çimento fabrikasında imha edilmesi gereken uyuşturucunun Avrupa’ya gönderilmesiyle ilgili rahatsızlıklarını Özdemir Sabancı’ya iletmişti.
İDDİA 5
- Yüzbaşı Hüseyin Pepekal, DHKP-C ile Hüseyin Baybaşin aracılığıyla bağlantı kurdu. Pepekal, DHKP-C lideri Dursun Karataş ile buluşmak üzere Fransa’ya gitti. Görüşme Hollanda’da gerçekleşti.
11 Mayıs 2008
Bugün bazı gazetelerde Sabancı suikastiyle ilgili şok iddialar ortaya atıldı. İddialar Özdemir Sabancı’ya kadar ulaştı. Aynı şekilde suikastı aralarında askerlerin de bulunduğu Susurluk bağlantılı bir çetenin organize ettiği öne sürüldü. Bu da bir MİT belgesine dayandırıldı. MİT bu iddialara jet yanıt verdi.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, bugün bir gazetede, “İşte MİT'in Sabancı Cinayeti Raporu” başlığı altında Zihni Çakır'ın “Kod Adı Darbe” isimli kitabına atfen yayımlanan bilgi ve belgenin gerçek olmadığını, kurum ile de bağlantısının bulunmadığını bildirdi.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından konuya ilişkin yapılan basın açıklamasında, “Taraf gazetesinin 11 Mayıs 2008 tarihli sayısında 'İşte MİT'in Sabancı Cinayeti Raporu' başlığı altında Zihni Çakır'ın 'Kod Adı Darbe' isimli kitabına atfen yayımlanan bilgi ve belge gerçek olmayıp, kurumumuz ile de bağlantısı bulunmamaktadır” denildi.
İŞTE İDDİALAR
Gazeteci Zihni Çakır’ın “Kod Adı Darbe” adlı kitabında şok iddialar yer alıyor. Kitabın alıntı yaptığını iddia ettiği 1996/114 hazırlık, 1997/443 esas sayılı belgede öne sürülen iddialar şöyle:
İDDİA 1
- İstanbul Büyükçekmece’deki Sabancılar’a ait Akçimento fabrikasında Emniyet’in kaçakçılardan ele geçirdiği uyuşturucular yakılıyordu. Ancak bir süre sonra yakmak yerine bu uyuşturucular Avrupa’ya satılmaya başlandı. Özdemir Sabancı uyarıldı ancak işleyiş devam etti.
İDDİA 2
- Sabancı cinayeti katilleri Mustafa Duyar, Fehriye Erdal ve İsmail Akkol’un Türk istihbarat birimlerince kullanıldı, ve DHKP-C cinayeti para karşılığı üstlendi.
İDDİA 3
- Cinayet sırasında Sabancı Center’ın güvenlik kameralarında dördüncü bir suikastçı belirlendi. Bu şüpheli Kıdemli Piyade Yüzbaşı Hüseyin Pepekal’dir.
İDDİA 4
- Cinayet, Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ ve Yüzbaşı Pepekal birlikte organize etti. Çatlı ve Pepekal, cinayetten önce çimento fabrikasında imha edilmesi gereken uyuşturucunun Avrupa’ya gönderilmesiyle ilgili rahatsızlıklarını Özdemir Sabancı’ya iletmişti.
İDDİA 5
- Yüzbaşı Hüseyin Pepekal, DHKP-C ile Hüseyin Baybaşin aracılığıyla bağlantı kurdu. Pepekal, DHKP-C lideri Dursun Karataş ile buluşmak üzere Fransa’ya gitti. Görüşme Hollanda’da gerçekleşti.
10 Mayıs 2008 Cumartesi
jack welch inciler
En büyük CEO`dan dersler
Denk geldi, tam da yıllardır başarıyla sürdürülen istikrar programının yerine bu defa kendi inisiyatifimizin ağırlık taşıyacağı bir yol haritası ve stratejik plan hazırlamanın gereğinden söz ediyorken,
Denk geldi, tam da yıllardır başarıyla sürdürülen istikrar programının yerine bu defa kendi inisiyatifimizin ağırlık taşıyacağı bir yol haritası ve stratejik plan hazırlamanın gereğinden söz ediyorken, üstelik geçen hafta yazdığımız "sanayi stratejisi" konulu arama konferansı sanayi kapsamını da aşan bir vizyonun ipuçlarını ortaya koymuşken, piyasa ekonomisinin ve küresel şirketler dünyasının yıldızı ve 20`nci yüzyılın (dolayısıyla bütün zamanların) en iyi CEO `su sayılan Jack Welch Türkiye `ye geldi ve kısaca da olsa iş dünyasına birinci elden görüşlerini anlattı.
Bu arada CEO kavramının dünyada, Türkiye `dekinden farklı olarak, sermaye tabanı çok yaygın ve hakim hissedarın bulunmadığı şirketlerde, hem yönetici hem patron yetkilerini kullanan pozisyona verilen isim olduğunu hatırlatalım.
Önce insan ve kazanç
Turkcell `in yıllık "İşTcell Liderler Konferansı "nın konuğu olan Welch, yedi yıldır emekli hayatı sürmesine ve ilerlemiş yaşına rağmen, öncelikle "az laf çok iş" ve "tutku /heyecan" adamı olduğunu ortaya koydu. İşten ve başarıdan, çalışma hayatına yeni başlamış bir delikanlı gibi bahsedişi etkileyiciydi.
Ama herhalde onu en fazla tanımlayan tavrı, söyleşiyi yapan eşinin de vurguladığı gibi, yeteneklerini sınırsız gördüğü insana ve kutsadığı kazanca olan inancı. Konuşmasının büyük bölümünde insandan ve takım çalışmasından söz etti; ancak bunda kasdının insan kaynakları departmanı ya da insan kaynakları uzmanlığı adları altında oluşturulan bürokrasi ya da üretilen laf kalabalığı olmadığını vurgulamayı ihmal etmedi. Ona göre önemli olan her kademedeki yöneticilerin ve özellikle üst yönetimin bütün çalışanlar ile iç içe olması, onlara değer vermesi ve beyinlerinden yararlanmayı hedeflemesi. Bununla birlikte, insanları yeteneklerine ve potansiyellerine göre farklı değerlendirmenin ve ayrıma tabi tutmanın da zorunlu olduğunu, performansı yetersiz olanları geç olmadan uyarmayı ve yeni bir kariyere yönlendirmeyi onlara gerçekten iyilik yapmak olarak gördüğünün de altını çizdi.
Welch`in firma ölçeğinde hayati rolünü vurguladığı insan kaynağının eğitim düzeyi ve verimliliği ülke ölçeğinde daha da önemli. Özellikle de artık bütün dünyanın kabul ettiği gibi Türkiye , önümüzdeki 30-40 yıl için kritik bir nufüs fırsatını elde tutarken. Unutmayalım ki ne doğal kaynaklar, ne de jeopolitik konumu bir ülkenin ekonomik açıdan en üst ligde yer almasını garantilemiyor, ama insan ve işgücü bunu mutlaka sağlıyor .
Strateji ve bütçe
Welch`in strateji ve bütçeleme konularındaki yaklaşımı da ilginç ve çarpıcı. Naçizane benim de iş hayatımdaki yöneticiliğim boyunca inandığım, uyguladığım, ancak kendi firmamdaki küresel ya da bölgesel yöneticilerce dahi aykırı bulunan yaklaşım ile birebir örtüşmesinden de haz duyduğumu itiraf etmeliyim.
Ona göre strateji karmaşık bir bilimsel metodoloji de değil, kendi başına pazarlanacak, üstünden para kazanılacak bir ürün de. Bunlardan çok daha basit ve yalın olarak strateji, sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü elde etmek için hedef ve yön belirlemek, ona ulaşmak için de ölesiye çalışmaktan ibarettir. Bunu belirlemek için pazar, rakipler ve ürün hakkında pek de zor olmayan bir değerlendirme yapmak ve ardından kaynak tahsisi için net tercihlerde bulunmak yeterlidir. Gerisi, uygulamayı sürekli iyileştirmek, gerekirse altı sigma gibi yöntemlerden yararlanarak müşteri güvenini ve sadakatini sağlayacak kalite istikrarına ulaşmak için çabalamaktır.
Alışılmış bütçeleme sistemini, yani performansın taahhüt edilmiş rakamları tutturmakla ölçüldüğü yönetim uygulamasını da çok verimsiz ve enerji tüketicisi olarak görüyor Welch. Ona göre böyle bir bütçe yaklaşımıyla şirket hala kazanıyorsa, bu bütçe sayesinde değil, ona rağmen oluyordur. Çünkü insanlar, riski küçük tutmak için bütçe rakamlarını küçük ya da ılımlı bir düzeyde belirleyecektir. Bunun yerine yaratıcılığı ve büyümeyi özendiren, pazara ve fırsatlara odaklanan, performansı ise önceki yıl ve rakipler ile karşılaştırma yoluyla ölçen, işi bütün boyutları ile değerlendirmeyi sağlayan, faaliyet planı tarzında bir bütçe yöntemine geçmek gerekir. Gerçekten böyle bir yaklaşım, hem herkesin üretkenliğini çoğaltacak, hem de şirket ile çalışanların performansını aynı eksende buluşturacaktır.
Türk işletmelerinde de bu verimsiz ve sınırlayıcı bütçe anlayışının hakim olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Türkiye `nin potansiyeli çok misyonu yok
Welch, Türkiye ile ilgili olarak da, sınırlı bilgisine rağmen, çok net ve doğru konuştu: Potansiyeli çok olan, ancak stratejisi ve misyonu belli olmayan bir ülke. Genç insan gücüne heyecan vermenin, onları risk aldırmaya özen göstermenin önemini vurguladı. İhtimal bizim eğitimi ve AR -GE `yi hiçbir zaman öncelikli saymadığımızı bilse biraz daha umutsuz konuşurdu.
Verimli ve kazanan şirketlerin toplumu zenginleştireceğini, herkes için daha fazla iş, fırsat ve devlet için de vergi üreteceğini, küreselleşmenin de dünyada hayat standardını yükselttiğini belirten Welch, Türkiye `nin de hedef belirleyip ona göre strateji tespit ederse kazanacaklara katılacağını söylüyor. Bu arada yatırım ortamını ve vergi rejimini iyileştirip daha fazla küresel kaynak çekmesi gerektiğini de ekliyor.
Umarız ki geç de olsa bir hedef ve strateji belirlemekte geç kalmayız. Ama insan kaynağımızı donatmayı ve geliştirmeyi ihmal etmeden...
Denk geldi, tam da yıllardır başarıyla sürdürülen istikrar programının yerine bu defa kendi inisiyatifimizin ağırlık taşıyacağı bir yol haritası ve stratejik plan hazırlamanın gereğinden söz ediyorken,
Denk geldi, tam da yıllardır başarıyla sürdürülen istikrar programının yerine bu defa kendi inisiyatifimizin ağırlık taşıyacağı bir yol haritası ve stratejik plan hazırlamanın gereğinden söz ediyorken, üstelik geçen hafta yazdığımız "sanayi stratejisi" konulu arama konferansı sanayi kapsamını da aşan bir vizyonun ipuçlarını ortaya koymuşken, piyasa ekonomisinin ve küresel şirketler dünyasının yıldızı ve 20`nci yüzyılın (dolayısıyla bütün zamanların) en iyi CEO `su sayılan Jack Welch Türkiye `ye geldi ve kısaca da olsa iş dünyasına birinci elden görüşlerini anlattı.
Bu arada CEO kavramının dünyada, Türkiye `dekinden farklı olarak, sermaye tabanı çok yaygın ve hakim hissedarın bulunmadığı şirketlerde, hem yönetici hem patron yetkilerini kullanan pozisyona verilen isim olduğunu hatırlatalım.
Önce insan ve kazanç
Turkcell `in yıllık "İşTcell Liderler Konferansı "nın konuğu olan Welch, yedi yıldır emekli hayatı sürmesine ve ilerlemiş yaşına rağmen, öncelikle "az laf çok iş" ve "tutku /heyecan" adamı olduğunu ortaya koydu. İşten ve başarıdan, çalışma hayatına yeni başlamış bir delikanlı gibi bahsedişi etkileyiciydi.
Ama herhalde onu en fazla tanımlayan tavrı, söyleşiyi yapan eşinin de vurguladığı gibi, yeteneklerini sınırsız gördüğü insana ve kutsadığı kazanca olan inancı. Konuşmasının büyük bölümünde insandan ve takım çalışmasından söz etti; ancak bunda kasdının insan kaynakları departmanı ya da insan kaynakları uzmanlığı adları altında oluşturulan bürokrasi ya da üretilen laf kalabalığı olmadığını vurgulamayı ihmal etmedi. Ona göre önemli olan her kademedeki yöneticilerin ve özellikle üst yönetimin bütün çalışanlar ile iç içe olması, onlara değer vermesi ve beyinlerinden yararlanmayı hedeflemesi. Bununla birlikte, insanları yeteneklerine ve potansiyellerine göre farklı değerlendirmenin ve ayrıma tabi tutmanın da zorunlu olduğunu, performansı yetersiz olanları geç olmadan uyarmayı ve yeni bir kariyere yönlendirmeyi onlara gerçekten iyilik yapmak olarak gördüğünün de altını çizdi.
Welch`in firma ölçeğinde hayati rolünü vurguladığı insan kaynağının eğitim düzeyi ve verimliliği ülke ölçeğinde daha da önemli. Özellikle de artık bütün dünyanın kabul ettiği gibi Türkiye , önümüzdeki 30-40 yıl için kritik bir nufüs fırsatını elde tutarken. Unutmayalım ki ne doğal kaynaklar, ne de jeopolitik konumu bir ülkenin ekonomik açıdan en üst ligde yer almasını garantilemiyor, ama insan ve işgücü bunu mutlaka sağlıyor .
Strateji ve bütçe
Welch`in strateji ve bütçeleme konularındaki yaklaşımı da ilginç ve çarpıcı. Naçizane benim de iş hayatımdaki yöneticiliğim boyunca inandığım, uyguladığım, ancak kendi firmamdaki küresel ya da bölgesel yöneticilerce dahi aykırı bulunan yaklaşım ile birebir örtüşmesinden de haz duyduğumu itiraf etmeliyim.
Ona göre strateji karmaşık bir bilimsel metodoloji de değil, kendi başına pazarlanacak, üstünden para kazanılacak bir ürün de. Bunlardan çok daha basit ve yalın olarak strateji, sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü elde etmek için hedef ve yön belirlemek, ona ulaşmak için de ölesiye çalışmaktan ibarettir. Bunu belirlemek için pazar, rakipler ve ürün hakkında pek de zor olmayan bir değerlendirme yapmak ve ardından kaynak tahsisi için net tercihlerde bulunmak yeterlidir. Gerisi, uygulamayı sürekli iyileştirmek, gerekirse altı sigma gibi yöntemlerden yararlanarak müşteri güvenini ve sadakatini sağlayacak kalite istikrarına ulaşmak için çabalamaktır.
Alışılmış bütçeleme sistemini, yani performansın taahhüt edilmiş rakamları tutturmakla ölçüldüğü yönetim uygulamasını da çok verimsiz ve enerji tüketicisi olarak görüyor Welch. Ona göre böyle bir bütçe yaklaşımıyla şirket hala kazanıyorsa, bu bütçe sayesinde değil, ona rağmen oluyordur. Çünkü insanlar, riski küçük tutmak için bütçe rakamlarını küçük ya da ılımlı bir düzeyde belirleyecektir. Bunun yerine yaratıcılığı ve büyümeyi özendiren, pazara ve fırsatlara odaklanan, performansı ise önceki yıl ve rakipler ile karşılaştırma yoluyla ölçen, işi bütün boyutları ile değerlendirmeyi sağlayan, faaliyet planı tarzında bir bütçe yöntemine geçmek gerekir. Gerçekten böyle bir yaklaşım, hem herkesin üretkenliğini çoğaltacak, hem de şirket ile çalışanların performansını aynı eksende buluşturacaktır.
Türk işletmelerinde de bu verimsiz ve sınırlayıcı bütçe anlayışının hakim olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Türkiye `nin potansiyeli çok misyonu yok
Welch, Türkiye ile ilgili olarak da, sınırlı bilgisine rağmen, çok net ve doğru konuştu: Potansiyeli çok olan, ancak stratejisi ve misyonu belli olmayan bir ülke. Genç insan gücüne heyecan vermenin, onları risk aldırmaya özen göstermenin önemini vurguladı. İhtimal bizim eğitimi ve AR -GE `yi hiçbir zaman öncelikli saymadığımızı bilse biraz daha umutsuz konuşurdu.
Verimli ve kazanan şirketlerin toplumu zenginleştireceğini, herkes için daha fazla iş, fırsat ve devlet için de vergi üreteceğini, küreselleşmenin de dünyada hayat standardını yükselttiğini belirten Welch, Türkiye `nin de hedef belirleyip ona göre strateji tespit ederse kazanacaklara katılacağını söylüyor. Bu arada yatırım ortamını ve vergi rejimini iyileştirip daha fazla küresel kaynak çekmesi gerektiğini de ekliyor.
Umarız ki geç de olsa bir hedef ve strateji belirlemekte geç kalmayız. Ama insan kaynağımızı donatmayı ve geliştirmeyi ihmal etmeden...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)